Bilmediğini Bilmek (Felsefeye Kısa Bir Değini)
Ortaokulda Türk Dili dersinde ilk defa öğretmenimizden duymuştum Sokrates’in ‘’bildiğim bir şey varsa o da hiçbir şey bilmediğimdir’’ ilkesini, yaptığı bu alıntıyı öğrenme istediğimizin hiç bitmemesi gerektiği şeklinde yorumluyordu. Belki de idrak kapasitemize güvensizliğinden fazla detaya girmiyordu. İlkenin dayandığı asıl noktayı çok ileri bir tarihte öğrendim: Sokrates’in dostu ve aynı zamanda öğrencisi ‘’ Khairephon’’ delphoi tapınağında bir kâhine; ‘’Atina’nın en bilge kişisi kimdir?’’ diye sorar ve kâhin Khairephon’a en bilge kişinin Sokrates olduğunu söyler. Sokrates, başta buna inanmasa da kendisinden daha bilge olabileceğini düşündüğü d in adamlarını, şairleri, ozanları, politikacıları, yasa koyucuları, antik çağda aklınıza gelebilecek bilgelik kıvılcımı taşıma ihtimali olan herkesi diyalektik yöntemle sorgulamaya başlar. Din adamı ve ozanların sözlerinin ilham yollu olduğunu ve akılsal çıkarımlara dayanmadığını tespit eder. Belli başlı sanat erbabının bilgeliğinin ise m