''Varoluşsal İnanç Sorunları'' Kitabı Üzerine
Yazarın, okuduğum ilk kitabı oldu: ''Varoluşsal İnanç Sorunları’’ Ayrıca Kitabı okurken ''Hüseyin Atay'ın'' ''Kur-an'' çevirisinden faydalandım.
Metin Yasa ismini araştırdığınızda son derece üretken bir akademisyenle karşılaşacaksınız.
‘’Varoluşsal İnanç Sorunları’’ kitabının dışında dikkatimi çeken ‘’Din
Felsefesi & Soru-Sorgu-Sonuç, Bütüncül ve Eleştirel Din Felsefesi’’ isimli
kitaplarını da edindim. Sonrasında okumayı düşündüğüm ''Tanrı ve Kötülük,
Paradoksal Konuşmak, İbn Arabi ve Sipinoza’da Varlık, Bütüncül ve Eleştirel Din
Felsefesi Okumaları 1, 2, 3'' gibi eserleri mevcut.
Yazar kitabına, din felsefesinin
tanımı ve işleviyle ilgili giriş yapıyor. Bir yandan da varoluşsal inanç
sorununun kaynağına değinerek çalışma metodunu okuyucuya aktarıyor. Kendisinden
hareketle: ‘’Bir varoluşsal inanç sorunu, ya dine küskün olmakla, ya dini
yadsımakla veyahut dinden uzak kalmakla ortaya çıkar.’’ Bu hususta din
felsefesinden yardım almak istiyorsak işlevini ve yöntemini kavramak
gereklidir.
Din felsefesi, öncelikle;
I. A priori* (önsel, önceden verili olan bilgi)
veri üzerinden yola koyulur.
II. Dinin iç dinamikleriyle
çalışır.
III. A posteriori** (sonradan
gelen, deneyle ve algılarla edinilen) verilere de kayıtsız kalamaz.
Yazarın işaret ettiği ana metot, ''Kur-an’ı Kerim’’ atıflı ‘’Yakin, Delil, Fayda'' kavramlarıdır. Yazara göre varoluşsal
inanç sorunlarıyla başa çıkma hususunda bu kavramlar önemli rol oynamaktadır.
I. Yakin, sözlük anlamında ''kesin bilgi'' olarak kullanılır. Bir anlamda Tanrı’ya özgü yakin gerçeklikten
söz edecek olursak, yazarın verdiği dipnottaki 69/51 ayetini örnek
gösterebiliriz: ''Ve doğrusu O, kesin gerçektir.'' Tanrı yakin, güvenilir bir
gerçektir.
II. Tanrıya özgü ‘’delil’den’’
söz edecek olursak da 6/149 ayetini örnek verebiliriz ‘’Üstün delil
Allah’ınkidir, dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi.’’
III. Ve son olarak Tanrı katında
büyük fayda'ya: 9/21-22 ayetlerini örnek verebiliriz. ''Rableri, bunlara katından
bir rahmet, hoşnutluk ve içinde sürekli nimetler bulunan ebedi temelli
kalacakları cennetleri müjdeler. Doğrusu büyük ödül Allah katındadır.''
Biraz daha açmak gerekirse: ‘’Yakin’’, sözlük anlamında ‘’sağlam ve kesin bilgi’’
olarak nitelendiriliyor. 15/99 ayetine binaen, kesin bilgiye aklıselim bireyler ulaşabiliyor. Yazar örnek olarak verdiği 15/99
numaralı ayeti şöyle çeviriyor: ‘’sana yakin ulaşıncaya dek Rabbine ibadet
et.’’ Aynı ayeti Hüseyin Atay çevirisinde ise: ‘’Rabbine kulluk et ki, sana kesin
bilinç gelsin’’ olarak görüyoruz. Metin Yasa bu ayetti şöyle yorumluyor;
‘’Dikkat edilirse Tanrı bir
ibadet objesi, insan ise bir bilgi süjesi olarak sunulmaktadır.’’
Şöyle diyebiliriz, Tanrı ve insan birlikte anılır. İnsan, Tanrıya imanı ile hakikate erişecek ve aklını işlettiği oranda tutarlı bir inanca sahip olacaktır.
İnsan bilgi süjesi olduğuna göre de Kur-an, delillere de dayanmak zorundadır. Örneğin; 37/156 numaralı ayet: Yoksa apaçık güçlü bir kanıtınız mı var? Sorusunu yöneltiliyor. Sorunun asıl muhataplarını düşündüğümüzde bağlam bilgisi önem arz ediyor. Peygamberin tebliğine gösterilen direncin ve iddiaların karşısında Tanrının delil talebini görüyoruz. 155-154-153-152-151 numaralı ayetlere geri döndüğümüzde Allah'a isnat edilen, çocuk sahibi olduğu gibi iddialara karşılık ''Apaçık güçlü bir kanıtınız var mı?'' sorusunu yöneltiyor. Tanrı, zatı hakkında bilgisizce konuşanları tenkit ediyor.
Yazar ‘’Fayda’’ kavramı için de 47/14 ayetini ele alıyor:‘’Rabbinin katından açık bir belgesi olan kimse, kötü işi kendisine güzel gösterilen ve heveslerine uymuş olanlar gibi midir?’’ (İşte burada yeniden 15/99'un önemini görüyoruz)
Ardından yazar, faydanın yüklenebileceği
en temel işlevin, ''kötünün iyi gösterilmesi ve arzuların kölesi olma
durumlarını engellemek’’ olduğu fikri üzerinde duruyor. Ele aldığı konular
itibariyle ''Tanrının Varlığı, Dinsel İnanç ve Din Dili, Deizm, Ateizm, İnsan
Eylemleri ve Ölümsüzlük Arzusu'' gibi başlıkları, Kur-an atıflı ‘’yakin, delil,
fayda’’ şablonu ile değerlendiriyor.
Bir de Tanrıya dair fikir edinebilmek için ''etik, felsefe, estetik, doğa bilimleri, dinler tarihi, mitoloji ve
antropolojiye'' ilgili olmak gerekiyor. Kitaba başlamadan önce ‘’ontolojik
delil, kozmogoni, nedensellik ilkesi, yetkin varlık’’ gibi kavramların tanımlarını
da gözden geçirmek kitaptan istifade etme açısından faydalı olacaktır.
Örneğin: ontoloji hakkında fikir
sahibi olunamadığı takdirde, ontolojik bir atıf barındıran ayet de tam
anlamıyla idrak edilemeyecektir. Tanrısal delile konu ayet şu: 3/18 ‘’Tanrı kendisinden
başka Tanrı olmadığına tanıklık eder.’’ Bir başka ayet 45/37 ‘’Göklerde ve
yerde en büyük oluş, yalnızca O’na özgüdür.’’ Teolojiye göre Tanrı, yakin bir
varlıktır, yani sağlam bilgidir. Delili de yalnız kendisidir, çünkü onun eşi ve
benzeri yoktur. Tanrı kendi varlığının delili olarak başka bir varlığı işaret
edemez.
Yazar, İmam Es-Sadık’tan da
alıntı yapar:
‘’O’nu başkasıyla bildiğini ileri
süren kimse, O’nu nasıl birler? Tanrıyı bilen, Tanrıyı ancak Tanrıyla bilir.
O’nu O’nunla bilmeyen, O’nu değil, yalnızca başkasını bilmiş olur.’’
Bunun gibi ontolojik tartışmaların yapılması, taklit ve menkıbeler ekseninde dini bilinç oluşturanlara anlaşılmaz ve tuhaf gelecektir. Sorun şu ki günümüzde sıradan, dindar aileler, kendi çocuklarını menkıbeler, taklit yollu ibadetler ekseninde ve kendi inandığı biçimde dinin içerisinde tutamıyor. O sebeple inananlar özelinde çağın gereklerine uygun bir dini anlayışa, kavrayışa ihtiyaç var. Dini anlamda Tanrıyı düşünmenin, sorgulamanın önüne rivayet ve hadisleri koymak yeterli olmuyor. Aksi takdirde bu kitabın da sorguladığı deizm ve ateizm, mantıksal açıdan din retoriğine her zaman üstün gelecektir. İsterse saldırgan negatif ateizm olsun, isterse de objektif, pozitif ateizm olsun fark etmez. Metin Yasa, fazla göz önünde bulunmadan bu sorunlar üzerine kafa yoruyor ve üretiyor.
Okumaya değer bir düşünür...
Varoluşsal İnanç Sorunları - Metin Yasa / ELİS YAYINLARI
*A priori: felsefede deneyimden
ve deneyden bağımsız bilgi türüdür. Örneğin Descartes’in ‘’düşünüyorum öyleyse
varım’’ görüşü ‘’a priori’’ bilgi türüdür
** A posteriori: ''sonradan
gelen'' anlamındaki Latince felsefi kavram. Genellikle sonradan gelen bilgi
anlamında kullanılır ve deneyimle, algılarla edinilen bilgiyi ifade eder
Kant'tan bu yana bilgi felsefesindeki temel kavramlardan birini oluşturur.
Yorumlar
Yorum Gönder