Hayretli Sorular ve Dogmatik Buyruklar...

Soran zihin muhtemelen düşünüyordur. Mermi Uygur’un tabiriyle fiziki eylemle sonuçlanan gündelik soruları kastetmiyorum;

Evinizden dışarıya çıktığınızda eşinize ütünün fişini çekip çekmediğini sormak düşünsel bir faaliyete işaret değildir doğal olarak. Çocukluğunuzda çevrenizi yıldırdığınız bazı hayretli sorularınızı kastediyorum. Uyduruk Sosyal Medya sayfalarının da bolca konu ettiği gibi Sokrates’in ‘’Felsefe Hayretle Başlar’’ sözü burada önemli…

Hayret ve merak etme yeteneğini çocukluğundan yetişkinliğine taşıyabilen çok az yaratıcı insan var. Hele bizim gibi bir toplumda merak duygusunu diri tutabilmek tam bir muamma…

İnsanın başına ne gelirse ya meraktan… Diyerek başlayan özlü sözlerimizin varlığında, merak eden insanın durumu maalesef pek de hoş betimlenmiyor. Okula başlamanızla birlikte hayretli soru yeteneğiniz ve hayal gücünüz bir otoritenin inisiyatifinde zayıflamaya başlar. Çocukluğunda merak ve hayret duygusundan yoksun bir insanın varlığından söz edilemez sanıyorum. Merak duygunuz çevreniz tarafından törpülenir durur.

Sizin her sorunuza çevrenizin bir cevabı muhakkak vardır. Kimi sorularınızın önü budanır veyahut belli kalıplar ve şemalar ekseninde yanıtlanır. Belli başlı ideolojilerle, tabularla, dogmalarla felsefi sorularınızın önünü almaya çalışırlar… İdeolojinin, dinin rehberliğinde hareket eden birinin de soruları değil, kurallara uyup uymadığı önem arz etmektedir. İdeoloji ve dinin ilkelerini sorgulayabilmek için öncelikle dışarıdan bir gözle nazar edilmesi gerekir. Savunduğunuz ideoloji ve inandığınız din her ne olursa olsun dışarıdan bakabilmek önemli…

Felsefeyi yanıtlar değil sorular yaşatır…

‘’İyi Nedir? Kötü Nedir? Ahlak nedir? Ahlakın doğası nedir? Din nedir? Dinin kaynağı nedir?’’ Gibi ve daha bunun gibi birçok soruya verilmiş onlarca yanıt bulunabilir. Fakat yazının başında da dile getirdiğim gibi felsefi soruların, ‘’Evinizden dışarıya çıktığınızda eşinize ütünün fişini çekip çekmediğine’’ ilişkin sorduğunuz soru gibi ele alınması mümkün olmadığından felsefi sorular yaşamaya ve gündelik sorulardan farkını ortaya koymaya devam eder.

Din ve ideoloji size ‘’iyi nedir? Kötü nedir? Ahlak nedir?’’ Diye sormaz. ‘’İyi şudur, kötü şudur, ahlak budur gibi cevaplar verir.’’ Sizi iyi olduğuna kanaat ettiği davranışlara yöneltir. Verilen yanıtlar belli tarihsel çerçevede verilmiştir. Belli bir dönemde yaşamış toplumun ve belli bir kültürün getirdiği belli başlı yanıtları içerir.

Örneğin;

Bir hırsızlık suçunda hırsızın elini kesmiyoruz veyahut herhangi bir suçta yasalarımız gereği idam cezası da uygulayamıyoruz. Günümüzde birçok toplum suçun önlenmesinde idam cezasının bir caydırıcılığının olmadığını görüyor ve uygulamıyor.

Bir başka örnek Nisa suresi 3. Ayet/diyanet tercümesi;

‘’Yetimlerin hakkına riayet edemeyeceğinizden korkarsanız, beğendiğiniz kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Haksızlık etmekten korkarsanız tek kadın veya mülkiyetinizde bulunan cariye ile yetinin; bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.’’

Çok eşlilik de cariye meselesi de yasalarımızca uygun görülmüyor. Her ne kadar fiiliyatta tam olarak yerine getirilemese de günümüzde kadın ve erkek eşit hak ve özgürlüğe sahip bir birey olarak görülüyor. Kadının mülk olarak görülmesi günümüzde ilkel, etik ve ahlak normlarına da uygun olmayan bir düşünce…

Bu düşünceyi bir din adamının dahi kültürel olarak onaylamasını bekleyemeyiz

‘’kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Haksızlık etmekten korkarsanız tek kadın veya mülkiyetinizde bulunan cariye ile yetinin; bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.’’

Aşağı yukarı şöyle yorumlamak zorunda kalır din adamı:

Ayetinin tarihsel hakikat olduğunu, Allahın adaleti gözettiğini ve tek eşliliği tavsiye ettiğini belirtir. Din adamı için Kur’an tartışmasız Allah’ın kelamıdır ama günümüzün hukuki, ahlaki yargılarına da kayıtsız kalamaz ve kalmamalıdır. İdeolojiler ve hatta felsefi metinler için de aynı şey geçerlidir. Örneğin;

1867 yılında basılan Das Kapital ile günümüz sorunlarını, gelişen teknolojiyi, işçinin çalışma şartlarını, para politikalarını göz önünde bulundurmadan çözüm üretmeye kalkarsanız komik duruma düşersiniz.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Rashomon ve The Last Duel" Filmlerinde Bakış Açısı ve Özdeşleşme Meselesi

Kötülüğün Sıradanlığında "The Zone of Interest" Filmine Bakış

İyi ve Kötü Üzerine